Dur, Seyret ve Şükret

İnebilmek bir çocuğun gönlüne; göz hizasından o geniş yüreğine; konabilmek kanatlarının üzerine; uçurduğu balon olmak ve sıkıca tuttuğu ipi; sonra istediği pamuk şekeri olmalı ve ağzında dağılan tadı; parkta, bahçede oynarken gördüğü istediği her şey olabilmeli uğruna gözyaşı döktüğü ve bir peçetesi o yaşları biriktiren; tuttuğu büyük bir el olmalı hem güvencesi, hem sığınağı, hem yoldaşı ve vakitlice arkasından yüreklice ittiren; yürüdüğü-koştuğu adımlar olmalı ve o adımların dağılan bütün tozları; duruşu olmalı ve durmasıyla duruveren bir an; dinlenmesiyle dile gelen tüm sevgiler; bakışıyla gelen bahar, teşekkürüyle dans eden tüm tabiat, gülüşüyle dalga dalga yayılan neşe…

Tüm bunlara vesile olabilmek bir çocuğun dünyasında, sonra tefekkürle, şükürle seyredebilmek uzaktan… Havalandırdığı topa rüzgâr olmalı; bazen ona doğru bazen ona karşı esen ama hep esmeye devam eden, ilk söylediği kelimeye alkış olmalı söylemek isteyip de söyleyemediklerine de, düşüp yaralandığında acıdan ağlarken yarayı örtecek kabuk olmalı iyi hissedince usulca ondan ayrılan, elinden düşürmediği oyuncağı olmalı, okşadığı çarşafı sonra tuttuğu kalemi ve yazdığı yazı-çizdiği resim olmalı, her anına doğabilmeli, doldurabilmeli kocaman açtığı kucağı, ‘bulutlar kadar’ sevgisine erişebilmeli

Bir Cevap Yazın

Ayşenur Karahan Yabanigül sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et